{ "title": "Dudak Yapısı", "image": "https://www.dudak.gen.tr/images/dudak-yapisi.jpg", "date": "20.01.2024 15:19:28", "author": "ismail veske", "article": [ { "article": "
Dudak Yapısı; Dudağın pembemsi, kırmızı ve vücudumuzun diğer bölgelerine göre genel olarak farklı renktedir. Bu problemin cevabı aslında fazla zor değil, yalnızca şu bilgiyi söylemekte yarar var. Dudaklarımızda bolca sinir ucu yer alır ve bunlar yüzeye çok yakındır. Örneğin maxillary sinir kolunun infraorbital adlı siniri üst dudağımızı kaplar. Mandibular adlı sinir kolunun mental adlı siniri ise alt dudağımıza gelir ve buradan bilgileri beyne aktarır. Dudaklarımızdaki sinirlerin yüzeye yakın bir şekilde bulunması gerekir, bu yüzden de dudak derimiz, vücudumuzdaki en ince derilerden bir tanesidir.

Sinirlerin yüzeye yakın olmasının tek bir nedeni mevcuttur: Cinsel ilişkide hissedilen haz. İnsan beyninin evrimleşmesi esnasında, cinselliğe yüklenen manalarda da değişmiş ve cinsel seçilim önemli bir durum almıştır. Kişiler, dudaklarını kullanarak cinsel ilişki esnasında ya da gündelik ilişkilerinde pek çok mesaj aktarabilirler.

Öpücük, bunların başında bulunur. Bunun da verimli ve etkileyici olabilmesi için dudaklar incelmiş ve sinirler yüzeye yaklaştırılmıştır. Kısa bir şekilde, bu inceliğin meydana gelmesinde cinsel seçilimin rolü oldukça büyüktür. Ayrıca sinirlerin yüzeye yaklaşması, ağza alınacak olan yiyeceklerin ya da diğer maddelerin sıcaklıklarını önceden hissedebilmemize yardımcı olur. Böylece, ağzımıza fazla sıcak bir yiyecek yemeden önce, dudaklarımız bizi uyarır ve dilimizin, yutağımızın ve hatta midemizin yanmasının önüne geçer.

Derinin incelmesinin neticesinde, dudaklarımızda yer alan kan damarlarına düşen ışık oranı da yükselmiştir. Bu nedenle de deri, o bölgede pembe ve hatta kırmızı görülür. Kısacası, dudaklarımızın kırmızı olmasının nedeni altından geçen kan damarlarının içindeki kanın rengindendir. Peki dudağın anatomisinin (Üst dudağın M, alt dudağın U biçiminde oluşmasının) evrimsel bir açıklaması bulunurmu. Aslında temel olarak ağız yapısı oldukça fazla eskilere dayanmaktadır, bundan 500 milyon sene öncesine. O senelerden günümüze hemen hemen bütün canlıların ağız biçimi bulunmaktadır ve ağız, en kötüsünden en iyisine kadar evrimsel tarihteki bütün canlılarda temel olarak yuvarlak bir açıklıktır. İnsanlarda da aslında bundan daha fazlası değildir.

Zaten dikkatli bakılırsa, alt dudağımızın daha yuvarlak bir şekilde olması, ağzımızın temel olarak bir daire ya da elips olmasından dolayı kaynaklanmaktadır. Üst dudağımızın M şeklinde olmasının nedeni. Buna neden olan, filtrum olarak adlandırılan, üst dudağımız ile burnumuz arasındaki gediğin dudaklar üstünde yaptığı baskıdır. Kısacası o yarığın orada yer alması, üst dudağımızı ters U biçiminde olmak yerine M biçiminde yapar. Burada can alıcı nokta ve Evrim'in gücünü ortaya koyacak olan nokta şudur.

Filtrum, çoğu memelide yer alan ve çoğunlukla rhinarium ismi verilen nemli ve kıllı bölgeyi de barındıran bir yapıdır. Tıpkı burun deliklerimiz gibi bir yarıktır ve atalarımız ile bazı modern kuzenlerimiz de (Maymun olması şart değil, bütün canlılar ile uzak ya da yakın kuzen olduğumuzu hatırlayın) burna girmeden önce havanın nemlendirilmesi gibi bir işlevi mevcuttur. Pittsburgh Üniversitesi'nde memeli bilimcisi (Mammalogist) olan ve Chicago'nun meşhur Field doğal tarih müzesinin eski dönem müdürlerinden Philip Hershkovitz'in 1977'de yayınladığı yeni Dünya Maymunları'nı yaşamak, Primatlara giriş adlı kitabında söylediği gibi, günümüzde filtrum artık işlemi olmayan bir organdır ve evrimsel bir şekilde körelmektedir.

İnsanda filtrum, embriyolojik oluşumunda nazomedyal (Üst dudak ve burnu bulunduran, embriyoda henüz bunlara ayrışmamış olan yapı) ile maxillary bölgenin birleşmesi esnasında meydana gelir. Bu birleşmenin düzgün bir şekilde oluşmaması neticesinde tavşan dudaklılık ismi verilen hastalık oluşabilir.
" } ] }